29 Şubat 2020 Cumartesi

Psikolojim Değil Mayam Bozuk, Ondan Tez Bozuluyorum

Önce psikolojimi boz sonra bana tedavi yollarını göster. Akıl sağlığımdan olmak yetmez gibi verdiğin ilaçlar sayesinde beden sağlığımı da kaybediyorum. Ya harcadığım para, onu hiç saymıyorum bile. Cana geleceğine mala gelsin diyorum her zaman ki gibi aç karna ziyafet tesellisi. Cana geliyor gelen, mala da. Üstelik malınız da oldum artık kendimin de değilim. Hatta kendim de hiç değilim. Reklam adı altında yaptığın zihinsel baskın sayesinde ne zamandır gerçekten istediğim bir şeyi almadım. Aldıklarıma bakınca ya param çok diyorum, ya da zevksizim. Girdiğim her yerde gittiğim her yerde tanıdığım her insan da similasyonun var. Üstelik reklama inanmayanı dövüyorlar, hakir görüyorlar. İlla bir şeyin tanıtımını dinliyorum senin için çalışan ırgatlarından...
    Ben herkes gibi gündemini de takip edemiyorum. Kendi ülkemin gündemine nargile içmeye başlamış çekirge gibi yabancıyım. Gerçekleri anlamam için yüz yıl öncesine dönmem lazım ya da her duyduğuma he biliyorum deyip bukalemunlaşmam. Nerde benim kuş konmazım. Neden bu şehirde kuşkonmaz olmaz ki. Zenginler mi yiyor bu kalorisiz otu. O yüzden mi bakışları hep donuk hep kuru. Oysa biraz daha yetim kurusu kanı yeseler benizlerine kan gelecek. Bak onların çocukları gerçekten çok değerli neden gitsinler cepheye, neden çalışsınlar maden ocakları gibi güvenliksiz yerlerde. Bizim Gülfidan'ın oğlu, Pepe Ziya'nın torunu ne güne duruyor. Sanki yaşayıp ne olacaklar asgari ücretle bile geçinmek sihirbazlık kadar hüner isterken ölmek onlar için bir nimet. Zengin abilerin çocukları para sayacak, ne kutsal bir meslek. Eğer o iki elin para tutmayacak, o küçük kıçın rahat bir koltuk görmeyecekse ne işe yarar sence umuda sarılıp hayaller kurmak, belki bir gün döner şansımız diye umarbaz olmak.Benim de  küçükken hep hayalimdi.. Para sayarcı olmak. Hoş ben de ne parasayarcı olabildim, ne de hakkıyla umarbaz...
   Bu ara hep gündeminde depremler var. Valla üzülüyorum ama yapacak bir şey yok üzülmekten başka. Düşünüyorum da fakir kısmısının ne işi var dünya da kırsın dizini otursun ukbada. Hem  gece kondunun akarı kokarı bitmez, tamir eder yeniden parçalanır. Zaten gece konan bir ev gündüz havalanır. Şansı var mı sence bu kadar deprem olurken kerpiçten ahşaptan evlerin sağlam kalması. Onu oraya dikenlerin cebi dolduysa o evlerin vadesi de dolmuştur ki. Hem diyorlar depremler yeryüzünün boşaltım sistemi. Cebi ve sırtı sağlıklı entel kısmısının yeri genişler. Allah için o rezidansların duvarlarına sırtı sağlam insanlar yaslanmalı. 
Bir de savaş haberleri duyuyorum, Yine aynı manzara. Her yönden güçlü devletlerin yaşaması lazım. Ekonomik açıdan bakınca zayıflar bir an önce dünyayı boşaltmalı. Vadelerini bekleyecek vaktin yok , hakkın var recmetmeye de ,zapt etmeye de, yakıp yıkıp viran etmeye de. Zaten insan tanrısına karşı gelmez gelmemeli Allah esirgesin tanrıların çarpar sonra....(Herkesin Tanrısı Başka)
  Bir de bir hastalık peydah olmuş. Sanıyorum ki dünya da artık bizden bıktı. İçine yeterince sıçmış olduğumuz için ya bir yarasa aracılığıyla ya da bir laboratuvar ortamının hediyesi. Yani anlayacağın galiba artık corona zengine de, fakire de, zayıfa da , güçlüye de  kor .
                                                                                                  Cahide Sayaca
                          (Yazım da feci halde ironi, 'kızım sana söylüyorum gelinim sen anla' bulunmakta, lütfen gerçekliğe peşkeş çekmeyin)