27 Mayıs 2020 Çarşamba

Erkekler ne söyler kadınlar ne anlar

Neden erkek ve kadın birbirini biraz sevmeye başlayınca ona hemen sahip olmayı düşünür hemen malı olmasını ister. Özelleştirir ve mülküne katmayı düşünür. Oysa en yakın arkadaşını da çok seversin ama onu asla nikah masasına oturtmaya kalkmazsın değil mi? Ya da her görüştüğünde bu ilişki nereye gidiyor ben şimdi senin neyinim diye sormazsın. Hiç konuşmamış sesinin rengini bilmez hangi iyi ya da kötü huylara sahip olduğunu bile bilmediğin ama sadece internet platformunda  tanıdığın, az bir muhabbet ettiğin insanın bile sana ardı ardına güzel sözler söylemesini beklersin. Bir emoji atıp' canım benim' dediğin için karşının 'bu kadar mı Cahidem  yaa  kırıldım' lafına maruz kalırsın. Üstelik bu kişi beş altı yıldır en son attığın mesajına anca cevap vermişken. Sevmek daha fazla sahip olmak demek mi. Hep çok, hep bana, hep benim olsun demek mi? Hele evlenmek için ısrar edenler! Ya da tek hayali birini topraklarına katıp onu özel bineği gibi kullanması mı demek? Anlamıyorum, aynı çatı altına girmeyi ve aynı kurallara uymayı düşünerek sonrasında her hareketine türlü anlam yüklemek. Resmen delilik. Ben de yaptım bu hatayı. Hata olduğunu anladığım anda kurtulma yoluna baktım ama dış mihraklar türlü hile ve desise ile engel oldular. Karşımda nasıl bir mal olduğunu anlamam üç ayıma mal olmuştu sadece. İliklerine kadar nasıl işe yaramaz biri olduğunu anlamıştım. Ve olan olmuş ona mecbur olduğumu düşündüğümde onu sevmek için türlü bahaneye sevgi kılıfı giydirmiştim. Sevmek zorundaydım yoksa çekilemezdi.Söylediklerinden zorla iyi anlamlar çıkarıp söylemediklerineyse gizem katıp hayatıma heyecanlı kılıyordum. Oysa ne erkek ne kadın ne demek istiyorsa aynen de onu diyor. Erkekler dümdüz oldukları için öyle süslü cümlelere başvurmuyor, geçiştirmiyor. Sadece  bakarız diyor, aklımda olmasaydın burda olmazdın diyor. Kadın öyle mi peki? Karmakarışık bir varlık. Ben kendimi çözmüş değilim. Kendini çözebilmiş bir kadın varsa alnından öperim. Yine acı bir gerçek daha var ortada. Erkek ne dediyse onu demek istediği için diyor kadınsa demek istediklerini derin bir süzgeçten geçiriyor ve bazılarını söylüyor. Erkek onu olduğu gibi anlıyor. Nadiren karşılaştım, dediğim şeyin altında farklı manalar arayanı. Bunlar istisna. Zihniyeti bozuk olanlar sen ne dersen de o anlamak istediğini anlıyor uğraşmayacaksın onunla zaten. Kimisi de çok şeytan oluyor ve felsefeye, kelime oyunlarına baş vuruyor. Aklınca espri yapıyor. Neyse, kadın söylediğinin değil de daha çok söylemediğinin anlaşılmasını bekliyor. Bolca kadın içersinde olduğumdan en küçüğünden en büyüğüne 'ben söylemem sen anla arife isen' mesajı  yatıyor. Biz aslında o kadar zor varlıklar değildik ne zaman bu kişisel gelişim dırıvırıları çıktı o zamandan beri herkes istiyor ki yüzümden, gözümden, kalbimden okusun. Hem çok konuşunca havası sönüyor. Gizemi uçuyor. Hayat bana şunu net öğretti kim ne demek istiyorsa aynen o. Alt manası üst manası diye bir şey yok hacı. Kitap mı lan bu şiir mi hece mi ölçü mü? Hayırsa hayır evetse evet. Bırakın artık onu demek istedi, aslında öyle biri değildiyi ,yok pamuk gibi kalbi varı. Her şeyi kafanızda yorumlayarak yaşamayı bırakın. Medyum musun sen?  Öyleysen sorun yok hatta bir liste vereyim bana da onların hakkında tüyolar ver :)

Ben denk değilim kimseye mesela. Yani ben sevdiğimde o sevmez, o sevdiğin de ben. Geriye keşkeler ya da hayırlısı olsun demek kalıyor.
Ve şöyle bir sorun daha var. Birini sevdiğini netleştirip aceleten ya da düşünerek günün birinde, yenile  tanıştığın biriyle ruhunun daha yakın olduğunu hissediyorsun hatta ruh ikizi olduğunu.  Sonra hayıflanmalar başlıyor. Ama dönüşün yok,  bu sefer kaçamaklar flörtler ve aldatmalar kaçınılmaz. Neden çünkü sen artık birinin malısın ya da biri senin malın. O alanı terk edemezsin et de gör!  Ya sokak ortasında alnının ortasından vurulursun yahut beş parasız kapının önüne konulursun. Senin orospu olmanı bile dileyecek biri vardır karşında ,yıllarca  pencere önünde beklediğin, her cefasını kahrını çektiğin,  ağzına yemekleri tokuşturduğun  o adam seni bir anda kapının önüne koyar..
İzlediğim filmden(erkekler ne söyler kadınlar ne anlar)  çıkardığım bir şey daha, insanları evlenmeye sürükleyen sebeplerden biri de sevdiğini kaybetmemek adına karşının seçenek sunması. Ya evlenirsin ya ayrılırız. Sende iyi bildiğin güvenli alanından ayrılmayıp beyaz bayrak çekersin , gerçekten isteyip istemediğini adamakıllı düşünmeden belki de.

Ve yine  en büyük oturmuş yalanlardan biri,  erkek küfrettiyse senden hoşlanmıştır, Aşağıladıysa seni beğeniyordur,Seni kıskanıyorsa ne güzel seni seviyor  demek. Bırakın modası geçmiş eski kocakarı laflarını. Bir erkek küfrettiyse acizdir, senden hoşlandığını göstermez, aşağıladıysa aşağılık kompleksi vardır bir kere yaptıysa gerisi gelir. Seni kıskanıyorsa kendine güveni yok demektir. Seven kıskanmaz özgür bırakır, sıkmaz, sıkıştırmaz, ima etmez. Sana güveni tamdır. Hele dövüyorsa seni seviyordur demeyin tırmıkla okşarım sizi. Şiddet uygulayan adam sevmesin zaten, psikolojisi bozuktur, rol modelinin fiillerini gerçekleştiriyor yani tedaviye ihtiyacı var. Hülasa her şeyi kendine yontma arkadaşım, kişinin yaptığı kendini bağlar. Ve sen kendine her seferinde bir bahane bulup   aklayıp duvara asma o hergeleyi. Ne söylüyorsa onu anla dil bilimci değilsin olma da . Ve kendini tanımadan kimseyle hayat kurma. Sen daha kendini bilmiyorsun, kalkmışsın hayatına birini alıyorsun. Sonra ya sen piskopat çıkıyorsun  bu ilişkiden ya o.
Dedim ya ben de yaptım o hatayı. Ben kendimi biliyordum, tanıyordum, ama onu tanıdığımda kurtulmaya çok çalıştım. Düşün on yedi yaşında  bir yer görmemiş, kimseyi tanımamış, eline erkek eli değmemiş gözü kapalı safoz bir genç kız var. Kendi isteğiyle çarşafa bürünmüş. Tek şartı da çarşafının çıkarılmaması. Adamın dinle donla ahlakla işi olmadığı gibi birde eşek kadar adam olmuş işi yok aylak aylak geziyor. Baba parasıyla ekmek almaya üşenen baba parasıyla sigara içen biri. Kız üç ay test ettikten sonra babasına'baba ben bu adamı istemiyorum, 'beni buna verme, ben çalışır yük olmam sana' demesine rağmen baba korkak çıkıyor ve karşının edepsizliğinden birde sülalenin baskısından tırsıp seni o hiç bir bakımdan akranın olmayan hergeleye kurban ediyor. Benim mevzuyu geçelim en azından ben malı keşfedince ve aslında ne demek istediğini acilen kavradım ona göre muamele etmem gerektiğini geçte olsa anladım ve ondan kurtuldum. Darısı sizlerin başına.  gerçi çeyrek yüzyılıma mal oldu ama...Evlenmeyin sevginizi anlamanın tek yolu bir kağıt parçası değil olmamalı. Güveni bir cüzdanla ya da mutluluğu sırf evliyim diye tadacağını sananlara üzülüyorum. Bu bir yanılgı. Ulan sevgiliyken olan şeyin üstüne ekstra ne eklenecek bu adam ya da kadın bilim insanı mı olacak? Yedi zengin arasına mı girecek. Sen cehennemliksin de  seni cennetlik mi edecek? Bırakın bu avuntuları. Evlilik mal paylaşımı konusunda yasalaştırılmış köleliktir. Oysa boşanma ortaya çıkınca adamın yaptığı ilk iş malları başkasının üstüne yaptırmak oluyor. Eee başka derdiniz ne. sen kazan sen biriktir senin olsun. Elin herifinin malı sana yar değil. Gördüm, yaşadım bizatihi. On liralık arabasını kardeşinin üstüne  devretti. Üstelik yarı parasını ben verdim. Onun için ne diyoruz sevgi de yalan, övgüde, var biraz da bari sen oyalan. Ben ne desem seni tatmin etmeyecek illa damdan düşeceksin de anlayacaksın. Neyse dikkat et de seni damdan  iteni hatırlayacak bir kafan olsun...




Ve  filmden yakıcı ve en doğru cümleler:
" Ama bazen kendi mutluluğumuzu bulmaya o kadar odaklanmışızdır ki işaretleri okumayı öğrenemeyiz. Bizi isteyenlerle istemeyenleri, kalacaklarla gidecekleri nasıl ayıracağımızı bilemeyiz.Bu mutlu sonda belki mükemmel erkek ya da kadın olmayabilir, belki de o sensin. Kendi başına parçaları toplayıp yeniden başlıyorsun. Gelecekte ki iyi şeyler için kendini boşa çıkarıyorsun. Belki de mutlu son  sadece hayatına devam etmektir. belki de mutlu son şudur: onca dönülmemiş telefonlar ve kırık kalplerden sonra onca potlardan ve yanlış okunan sinyallerden sonra, onca acıdan ve utançtan sonra umudunuzu asla yitirmezsiniz."

 Filmde en sevdiğim karakter  Ben Affleck. Oyunculuğu mükemmelüstü. Katiyetle öneririm izlemenizi. Filmi bitirince vay be neler öğrendim diyor insan. Eğlenceli, harika...Ünlü oyuncu sayısı da hayli kabarık.



 altta ki yazıyı bir siteden arakladım. Çok hoşuma gitti bir erkek gözünden erkeklerin anlatılması.


"""Ne biz venüs'teniz ne onlar mars'dan. yine de farklı boylardan dalgalanıyoruz. erkekler yıllardır kullandıkları klişelere sadıklar. istikrarın eninde sonunda kazandırdığını biliyorlar. kadınlar ise erkeklerle birlikte yaptıkları zaman yolculuğunda iti bağlasan öğrenir misali, erkek alfabesine vakıf oluyorlar. bu yazı, yolculuğunun başında olanlar içindir.

erkek ne söyler: "seni üzmek istemiyorum!"

türkçe meali: seni asla üzmek istemesem de üzeceğim ve bunun sorumluluğunu da almayacağım. seni ve ilişkimizi nasıl etkileyeceğini düşünmeden hareket ediyorum çünkü sadece kendimi düşünüyorum. sonuçlarının ne olacağını umursamadan şu an ne elde edebilirim ona bakıyorum. seni neyin üzdüğünü, neyin sana acı verdiğini anlamıyorum o yüzden bu davranışlarıma devam edeceğim.

kadın ne anlar: beni üzmek istemiyor çünki beni önemsiyor. beni üzse de bunu istemeden yapacağı için onu affedeceğim.

erkek ne söyler: "sen bana fazlasın!"

türkçe meali: senin gördüğün ilişki ihtimalini ben göremiyorum. hayal kurmaktan vazgeç.bana göre fazla iyisin ve ben bunu biliyorum ama kendime inancım yok.

şimdi bunu söyleyen adam iyi biri olabilir ama özgüven sorunu yaşıyordur. bu özgüven sorununu daha sonraları kendi klasmanından biriyle seni aldatarak çözmeye çalışacaktır, onun yolunu hazırlıyordur. bu aynı zamanda, onun ayarında olmadığını ve olmayacağını bildiğinden senin kendine olan güvenini yok edici davranışlarda bulunacağının bir sinyalidir. bu tip adamlar kendilerine olan güvensizliklerini kıskançlık, aşırı sahiplenme ve kontrol takıntısı ile dışa vururlar.

kadın ne anlar: ah canım, ne tatlı. kendisini bana yakıştıramıyor.oysa onu deliler gibi seviyorum. sevgimi gösterebilirsem kendine inanmasını sağlayabilirim. bunu yaparken kendi ihtiyaçlarımı ve isteklerimi gözardı etsem de olur.

erkek ne söyler: "seni kimse benim gibi sevemez!
türkçe meali: sana çektirdiklerimin ve sana verdiklerimin harika şeyler olduğunu düşünecek kadar kendi hayal dünyasında yaşayan bir narsistim. aslında verdiğimden daha fazlasını hak etmiyorsun. özgüvenin eksik. ben de bunu biliyorum aksi taktirde benimle olmazdın.

mutsuz olduğun, sevilmediğini düşündüğün, isteklerinin ve duygularının karşılık bulmadığı bir ilişki içindeysen ve gelecek endişesi taşıyorsan, bil ki bu adamla gelebileceğin son nokta şimdi olduğun yerdir.

kadın ne anlar: beni o kadar çok seviyor ki ona minnettar olmalıyım. tüm hatalarıma ve eksiklerime rağmen beni seviyor. onu terk edersem, bir daha beni bu kadar sevecek birini bulamam. dünyada da erkek kıtlığı var ya hani.

erkek ne söyler: "ben işe yaramaz bir adamım."
türkçe meali: ben yürüyen bir felaketim.evet şekerim altını kaldırıp bakmana gerek yok. adam ben senin hayatının içine ederim diyor. benimle takılırsan yanarsın diyor. demedi deme diyor.

sen ne anlıyorsun: kendisine haksızlık ediyor, hor görüyor. oysa ben onun ne şahane biri olduğunu ondan daha iyi biliyorum.

erkek ne söyler: "keşke daha önce tanışmış olsaydık!"

türkçe meali: daha önce karşılaşmış olsaydık birlikte olurduk fakat şu anda evliyim/ sevgilim var ve onu terk edecek değilim. elimin altında olmana hiç bir itirazım olmaz. yatalım dersen hiç ikiletmem, her zaman açığım tekliflere.

imdi bu durumda kalbi kırık madonna moduna girmeye gerek yok. beni değil de gözleri şaşı gelini aldı diye karaları bağladın. çünkü reddedilmiş hissediyorsun.bundan sonra yapacağınız bütün sohbetlerde nafile ne kadar şahane bir kadın olduğuna onu ikna etmeye çalışacaksın. karısını ya da sevgilisini sevip sevmediğini soracaksın. haliyle kaçamak cevaplar alcaksın, çok sıkışınca sevmediğini söyleyecek. sen de olumsuz yanıtlarla ümitlenip neden ayrılmıyorsun o zaman diye soracaksın. işin içinde sana anlatamadığı başka şeyler olduğunu söyleyecek. terketmeyecek ama senin ümidini körüklemek için ne kadar mutsuz olduğunu her fırsatta ustalıkla dillendirecek.

kadın ne anlar: benim için çıldırıyor.benden gerçekten çok etkilendi. benimle birlikte olmayı o da çok istiyor. fakat işte o kalın belli haspa engel oluyor buna. onu ne çok sevdiğimi gösterirsem, ne kadar harika bir insan olduğumu anlarsa bana karşı koyamayacaktır; o kadını terk edip bana gelecektir.

erkek ne söyler: "sana verecek hiç bir şeyim yok! bende verecek bir ben kalmadı!"

türkçe meali: benden bir şey umma. senin ihtiyacın olan şey bende yok. niyetim de yok.

açıkca kaç kurtar kendini uyarısı bu. bana bağlanacak ve umduğunu bulamayacağın için de söylenmeye başlayacaksın, ben de çok talepkarsın diye seni suçlayacağım.

kadın ne anlar: beni istekleri fazla olan bir kadın olarak görüyor. onları karşılayamacağından korkuyor. ona aslında hiç bir şey istemediğimi göstermeliyim. onun cevap vermesi gereken isteklerimi de şimdilik yutar, içime atarım. elbet bir gün beni iyice tanıdıktan sonra korkulacak isteklerim olmadığını, küçük şeylerle mutlu olduğumu görecektir.

erkek ne söyler: "bende ilişki korkusu var. ne zaman işler ciddileşse kaçarım!"

türkçe meali: ben ilişki adamı değilim. gezelim tozalım, yatalım kalkalım, eğlenelim. yol ayrımlarına gelemem. geldiğimde dümeni kırarım geriye. aklın varsa benden bir şey ummaz ve istemezsin. sana olan hislerimi açıklaması zor evet seni seviyorum ama bir ilişki isteyecek kadar değil. seni senin istediğin şekilde sevmiyorum, sevmeyeceğim.

kadın ne anlar: böyle konuşmasının nedeni bu kez farklı hissetmesi. aslında bu bir yardım çığlığı.ben diğerlerinden farklıyım. ağırdan almamı istiyor. acelem yok. ihtiyaç içindeymişim gibi görünmemeliyim. gidişatına bırakmak lazım. korkulacak bir şey olmadığını eninde sonunda görecektir.

erkek ne söyler: "dost olarak kalalım!"

türkçe meali: nolur kabul et ki kendimi orospu çocuğu gibi hissetmeyeyim. aslında arkadaş ya da  dost  falan olmak istemiyorum ama peşimi başka türlü bırakmayacaksın, ilişki hakkında konuşup duracaksın. arkadaş olduğumuzu düşünürsen hem bu tür konuşmalardan yırtmış olurum hem de açık kapı bırakmış olurum. sevişmek istersem yüzüm olsun. ayrıca, kendimi kötü hissedeceğim, pohpohlanmaya ihtiyaç duyacağım zamanlar da olabilir. ileride birlikte olma ihtimali yaratarak senin hayatına devam etmeni de engelliyorum ama sen razıysan ben ne yapabilirim.

sezar'ın hakkı sezar'a, gerçekten arkadaş olarak kalmak isteyenler de olacaktır. hatta bazı orospu çocukları daha cin düşünüp dost olarak kalmayı isteyecektir.ayrıldıktan sonra yaralarını sarmak için zamana ihtiyaç duyacağını bilen böyleleri seni bir süre rahat bırakacak, sınırlarına saygı duyacak ve fiziksel hiç bir yaklaşımda bulunmayacaklardır.

kadın ne anlar: beni gerçekten seviyor, önemsiyor ve hayatımda kalmak istiyor. dost olarak devam ettiğimizde bir ilişki baskısı olmadan birlikte ne kadar iyi bir çift olduğumuzu görecektir. hem dostluk öyle basit bir ilişki değil acayip önemli olduğumu o da biliyor.hem kaç tane ben gibi birini tanıyacak.

erkek ne söyler: "duygularını gösteren biri değilim.galiba duygusuz bir adamım ben."

türkçe meali: şefkat, aşk, empati, hiç bir şey hissetmiyorum. işime de gelmiyor.en iyisi öyle olsam bile öyle yansıtmamam.

kadın ne anlar: ne demek duygusuzum. tabii ki duyguları var. mutlaka geçmişte acı deneyimler yaşamış ve incinmiş. yanında olmama ve anlayışıma ihtiyacı var. onu sevdiğime ikna olduğunda bana karşılık verecektir.

erkek ne söyler: "ben kötü bir adamım kızım.dengesizin tekiyim ben bir bok etmem"

türkçe meali: beni kötü yapan kötü şeyler yaptım, neden hala benimlesin?

kadın ne anlar: benimle herşey farklı olabilir. o kötü biri değil.sadece onu sevdiğim gibi sevilmemiş.herkes ikinci bir şansı ve kendisine inanacak birini hak eder.