29 Ağustos 2022 Pazartesi

  CENNET SENİN İÇİNDE UZAKTA ARAMA

  Kaçımız şu hayatta kendimiz gibi davranıyoruz? İçimizden ne geliyorsa hiç kimseden çekinmeden ortaya öylece salabiliyoruz? Yalnızken hunharca güldüğümüz o olaya birileri varken sadece tebessüm edenler biziz işte. Karşımıza geçmiş insanın birileri yüksekten atıp tutarken inanmış gibi yapıp ortamın efendisi olmasına izin veren de biziz. Oysa sıkıntıdan patlamışız ve her kelimesinde "yalancı diye bağıran o ses sana neden hala onu dinlediğini haykırıyor. Ama biz duymazdan geliriz onu. İşimize gelmez çünkü. Menfaatimiz ağır basar içimizde ki o sesten. Hem doğruların kovulduğu bir köy var orayı da pek sevmeyiz. Sevmediğimiz birçok ortamda sırf laf olsun diye bulunduğumuz o zaman dilimi şahitlik eder bize onu boşuna harcadığımız için. Ama mühim mi be, zaman çok mühim işler için de bir gün harcarız elbet. Ömrümüz uzundur hani. Zaman da sonsuzdur. Pekala zaman sonsuzdur da sana bana da  mı sonsuz? Kısacık bir konaklamadayız aslında. Son zamanlarda gencecik insanların öldüğünü duyuyoruz hep. Ölüm onlara var da bize yok mu? Tek bir ömrümüz varken boş ve anlamsız arayışlarda ve koşuşturmalardayız. Bu dünyaya tek geldik ve tek gideceğiz. Bildiğimiz bir cümle. Evet ama unuttuğumuz bir şey var, hesap ta tek kişilik. Uydum kalabalığa uydum modaya uydum kocama karıma nolur bir af diye bir bahanen geçmez orada. Senin iraden neredeydi tatilde mi? diye sorarlar. menfaate gelince kimseyi dinlemeyiz ama iş esas göreve gelince laftan gemiler yüzer dilimizde. yani birinin yanlışını da neme lazım diyerek örtbas eder görmezden geliriz. Aman başıma iş açılmasın, hem belki bana kızar darılır ilişkimizi bitirir diye susarız. Gerçi işe önce kendimizden başlamak lazım. Şimdiye dek sormadıysak bugünden ibaren soralım. Ben kimim, benim esas düşünce yapım ne, gerçekte inandığım ne, kendimi olduğum gibi kabul ettim mi, bana göre yanlış ve doğrular aslında benim yanlış ve doğrularım mı,  bu dünyaya niçin geldim, asıl amacım ne, esas doğru ve yanlışlar neler... Sorularımız gittikçe artacak. Ve her soruya gebe sorular çıkacak. Cevapları yavaş yavaş alırken bir aydınlanma gelecek. Şimdi dersen ki durduk yere kendime bunları neden sorayım? Neden sormayasın? Tek bir gerçek var o da ölüm. Ama bitiş değil dönüşüm, yer değiştirme yeniden oluşum. Yeterince hazırsak korkmayız ki. Ölmeden önce nefsi öldürmüşsek bize terfi gibi gelir tatil gibi gelir. Hırslardan, kıskançlıktan, nefretten, öfkeden, hepbenci'likten, maddeye tapmaktan hicret etmişsek biz cenneti içimizde yaşarız zaten. Yani cennet uzak değil, cehennemde. Ne kendimizin cehennemi olalım ne başkasının. Herkes kendi göreviyle sınavıyla hemhal. Biz de öyleyiz olmalıyız. Şu dünyada her birimiz birbirimizin aynası. Bende ne varsa sende de o var. Ne senin kusurun bana ırak ne benim ki sana. Kuluz, eksiğiz ve aciziz. Bizi kurtaracak olanlarsa heybemize koyduğumuz iyilik, kendimize kattığımız güzel ahlak ve beş para vermeden  sahip olduğumuz  sevgiyi bol bol dağıtmak. Dağıtalım sevgimizi, dua edelim dünyamız için, içimizde ki pamuk ipliğine bağlı insanlığımızın sağlamlaşması için, bundan böyle komşumuz için dostumuz arkadaşımız için dua edelim, nefsimizin şerrinden bitmek bilmeyen isteklerinden Yaradan'a sığınalım. Gözyaşı dökelim hatalarımız için, bozulan iklimlerimiz ,için, şiddete uğrayan insan, hayvan bitkiler ve doğamız için,   gün geçtikçe zehirlenen suyumuz için, bol olan yiyeceğe el süremediğimiz, için, bereketin geri gelmesi için. Sevginin, anlayışın, saygının, huzurun tekrar bize dönmesi için el açıp yalvaralım bugün. İsteyelim Gani olan Allah'ımızdan. İstenmeye en çok layık olandan. Bize hazinesinden bol bol akıtsın. İlim akıtsın, şuur akıtsın, merhamet akıtsın, vicdan ve bereket akıtsın evlerimize, kalplerimize beynimize ve her hücremize.  AMİN,AMİN,AMİN....


                                        Cahide Efsun S


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder