13 Mayıs 2019 Pazartesi

Gerçek Karşısında Suskun Özler

Bugün yine hüzünden beslenmek istiyorum.Hüznü sevmem aslında ama  ruhumda bir yerlerde yarım kalmış  hüzünler yatıyor ve bana hakkını vermediğimi fısıldıyor. Evet belki de bu gece hakkını vermem gerekiyor. Her şeyi hızla yaşadığımı hatırlıyorum. Yeni bir ayakkabıya sahip olan gencin mutluluğu geliyor gözümün önüne. Oysa ne çok ayakkabı alıyor giyiyoruz ve hiç mutlu olamıyoruz değil mi? Sonra arabanın bagajında bir dolu oyuncak varken içinden tek bir araba seçmeden önce hem mahçup hem sevinçle bakan o sevimli çocuğu hatırlıyorum. Oda dolusu oyuncağı olan ama bir türlü yetinemeyen diğer çocuklarımız geliyor aklıma. Kendi dünyasından bize attığı bakış karşıma dikiliyor zamanlı zamansız ve utanıyorum yetinememezliğimden. Sonra hüzüne sarılıyorum aniden. Üzülüyorum yine ben mutluyken mutsuz olanları düşününce. Dünyanın nasıl zindana dönüştüğünü ve azılı sapıkların her yerde kol gezdiğini gördükçe utanıyorum insanlığımdan. Yapılan her kötülükte benim de parmağım varmış gibi tiksiniyorum kendimden. Kendi türümün yaptığı her türlü kötülüğü iğrençliği zulmü hatırlayınca en çok kendime lanet ediyorum. Belki de bir yerlerde bir kötülüğe engel olabilirim ama ben kendime yeteyim nefsimi eğleyeyim diyerek vicdanımın kör oluşuna nasıl alkış tuttuğumu anlıyorum aniden. İnsan kanıyla beslenen vampirleri gördükçe kılıçlarını ben bilemişim gibi kötü hissediyorum. Vardır bir parmağım onda da diyorum her gece uyumaya çalışırken. Yıllarca dimağımdan silinmeyen bir video geliyor aklıma. Kollarına taşla vurularak kırmaya , koparmaya çalışan lanetli insanlar takılıyor çerçeveme. Sırasını savan mazlumun diğerini ne çok anlamla izleyen gencin çaresizliği dikiliyor karşıma. Ne çok kahrolduğumu halen bile anımsıyorum daha dün gibi. En azından lanet istemeliydim diyorum Yüce Hak'tan. Yıllar geçse bile değişmeyen bu acı gerçeğin kadrolu izleyicisi olarak duadan başka bir şey yapamadığımı düşünerek kendime de lanet ediyorum. Ben hüzünlenmeyeyim de kim hüzünlensin kim üzülsün diyorum. Ve bu gece yarım bıraktığım tüm gerçek olmamasını dilediğim o gerçeklere gerçekten hüzünlenmeliyim. Fehmetmeliyim sermayemin azaldığı zamanın çarkının hepimize cimrice davrandığı bu dünyada daha ne kadar kalacağımı bilmeden acele tarafından üzmeliyim kendimi gözümü kapattığım tüm kötülüklere. Bari bunu yapayım diyorum zavallıca. Zorlayarak ta olsa dökmeliyim iki damla yaşımı, kefaretim olur belki payımın olduğunu hissettiğim her zorbalıkta. Affedilmem için o mazlumlar tarafından incitmeliyim o tatlı canımı. Hissemi almalıyım belki bir yarım baş ağrısı bir göz sızısı olarak. Yapacak hiç bir şeyimin olmaması bana verilmiş en büyük cezadır kim bilir bu kadar bilinmezlik içinde. Küfretmeliyim en koyusundan nadasa bıraktığım iyiliksever yanlarıma ,her gün tatmin etmek için altına pamuk yataklar döşediğim nakıs bedenimin her yanına. Yakmalıyım ezber bozmayan haberler duyduğumda üzülmeyen şu kulaklarımın canını. Canına okumalıyım şu dünyadan öylece izi gölgesiz gidecek olan adıma.
 Belki hissettiğim şu kıllet kederim kefe'nin gözünde dirhem ağırlık yapar da yırtarım AllahuA'lem. Acır belki şu kaderin makusluğuna sığınan biçare kuluna. Gelin birlikte hüzünlenelim acizliğimizin farkına varmadığımız acizliğine
ve bitmek bilmeyen doyumsuzluklarımıza...                         
                                                                                Cahide Sayaca

1 yorum: