15 Mayıs 2019 Çarşamba

İlk Göz Ağrım Annem'e

Yıllar nasıl da tez geçiyor farkına bile varamadım. Yirmi beş yıl önce mayısın on dördünde ben yirmilik dişimin acısıyla uğraşırken sen  dışı süslü içi boş bu dünyaya gelmek için tüm gayretinle beni nasıl sıkıştırmıştın. Bir pazar günüydü ve piknik için sepeti hazırlamam emredildiğinde ben öylesine  sancılandığımı söylemiştim. Her zaman telaşlı biri olan babaannen velveleye vermişti ortalığı. Doğum sancısı çektiğimi bile bilmiyordum, daha on sekizimde  gencecik bir kadındım. Hayatımın en muammalı günlerinde en çok sana tutunmuştum bu dünyada kalmak için değil birlikte  gitmek için. Oysa sen birlikte yaşamamız için çılgın gibi mücadele etmiştin. Bende buyur gel bakalım bizim için yazılanın yükünü birlikte paylaşalım madem diyerek tutmuştum o minik beyaz ellerini. Anneler günüydü seni kucağıma aldığım gün.
Geceleri çok ağlardın o tatlı uykumdan kaç kez uyandım sıçrayarak çok sormuşumdur "kim bu ağlayan bebek" Hatta ölmeni bile istemişimdir içten değil belki ama dilimle. Dedim ya küçüktüm bir bebeğin annesi olmuştum aniden daha kendimi bile tanıyamazken. Ve uykularım öyle tatlıydı ki kafamı nereye koysam uyuyabilirdim. 
Allah bana dünyanın en değerli hediyesini vermişti anneler gününde. Seve seve kabul etmiştim  ne denli bir yükün altına girdiğimi bile bilemeden. Senden önce ağır aksak olan anan atom karınca olmuştu her şeye. Çok şey değişmişti artık bana ait olan o küçük odada ki hayatımda. Gözlerimi açtığımda bana  yarım ay gibi bakan o masum gözlerin içindi en çok ta hayata tekrar tutunmam ve sevmeye çalışmam. 
Öyle özenerek giydirirdim seni, bir leke olsun hemen yıkar geçirirdim üstüne jilet gibi ütülediğim yeni cicilerini. Her gün bir leğen dolusu kirli çamaşır yıkardım seni mis gibi tutmak için. Seni en çok sevgiye muhtaç olduğun o yıllarında çok ta sevemedim ilk göz ağrım. Doya doya öpecek vakit bırakmıyordu efendiler bana. Bitmek bilmeyen emirleri sınırsız temizlikleri doymak bilmeyen mideleri için canhıraş çalışırken seni hep birilerinin kucağına verirdim  emzirmek için alırdım sadece. Özür dilerim bebeğim seni kafi derecede sevemediğim için, o ilgi bekleyen  zeytin gözlerini saatlerce izleyemediğim için. 
Her zaman kendine yeten bir çocuk oldun. Ne zaman odaya girsem kendi kendine oynarken bulurdum seni. Mutlu olduğunu görürdüm civildeyen gözlerinde. Şimdi geriye dönebilseydim en iyi oyun arkadaşın olurdum. 
 Ergenliğine girdiğini anlayamamıştım yeniden anne olduğum o zamanlar. İçine kapanmış kendi dünyana çekilmiştin oysa. Bende iyi değildim yüküm artmıştı bir çocukla daha. Yetemiyordum artık yetmek istediğim ikinize ve ihmal ettiğim kendime. Ama inkar edemezsin değil mi? Her zaman anlayışlı ve yumuşak kalpli bir anneydim. Kızmazdım öyle her şeyine. Korurdum gücüm nispetince gücünü yetirmeye çalışanların güçlü gösterilerine. Şimdi olsa gücümün üstüne de çıkardım. Ruhunda açılmış ve hala kabuk bağlamamış yaralarının müsebbibi olan kim varsa silerdim daha en başından. Cesur değildim biliyorsun şimdi ki kadar , özür dilerim sadece kalkan oldum afaki yediğin  dayakların önüne. 
 Çok girdik birbirimize yakın tarihte. Boğazından az mı topladım çıldırmış ellerimi. Bir keresinde sen de benim saçımı çekmiştin ben hatırlatınca hemen elini yanına itmiştin. Hakkını veriyordun arada bir beni çığırımdan çıkardığımda attığım tokatların. Karşı gelmiyordun bu nasıl bir teslimiyetti ki? Oysa kardeşin daha elimi değdirmemişken basıyordu çığlığı. Ona bakınca anlıyordum ne kadar kadirşinas olduğunu. 
 Yine bir anneler günüydü ve tartışmıştık seninle en şiddetlisinden. Kırılmıştım bayağı affetmeyecektim uzun süre. Ama seninle yaptığımız muhabbetler sabote ediyordu  zorla aldığım küs kararımı. Aldığın pahalı hediyelerini elinin arasına sıkıştırıp gelmiştin odama, mahcup ve kırgın bir ifadeyle. Küs halimle konuşmuştuk saatlerce. Birbirimizde ki kredinin çoktan bittiğini ama birbirimize de ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatmıştık muşambanın desenlerini izlerken. Arkadaş olalım derken anne olduğumu unuttuğunu uzun uzun anlatmıştım.Ve zaman demiştik düzeltecek arada ki kırgınlığımızı... 
Ailemize yeni katılan kardeşine derin derin bakarken anlamıştım o gün büyüdüğünü. Her ne kadar bencil gibi görünsende en son kendini düşündüğünü fark etmiştim en küçüğünüzü ayağında sallayarak uyuturken..
Aynı ev içinde olduğumuz halde sanki aylardır görüşmüyor muşuz gibi birbirimizi bulduğumuz yerde nasıl da harlıyoruz muhabbetin altını. Bazen gözlerimiz ufalıyor uykudan hala da bitirememişiz bu son dediğimiz cümlelerimizi. İzlediğimiz ortak filmleri nasılda heyecanla yorumluyoruz. ve aynı sahnelerin bizi nasıl etkilediğini vurgularken.
Arkadaşlarını benimle tanıştırdığına pişman oluyorsun bazen senden çok muhabbet ediyoruz diye. Kıskanıyorsun çok belli ,ama her seferinde de aynı hatayı yapıyorsun. Biliyorsun çekiciliğim var beni tanıyan öyle kolay gidemez ha deyince. Ne yapalım anne kız olmamızı sen istemedin arkadaş olunca da böyle. Çekicen artık kahrımı nazımı, tribimi istesen de istemesen de.
İşte böyle seni ben doğurdum senin doğum günün ama benim doğurma günüm. Doğurma günüm kutlu olsun. Neyse seninde doğma günün kutlu olsun bakma gözünün altından bu nasıl doğum günü hediyesi diye. Hep birlikte daha nice film izleyip analiz edelim tartışalım icatları, bilim adamlarını, bilimi, felsefeyi, ben kafa yakan espriler yapayım sen kilitlenip kal ben kahkahalar atarken, aramızda alacak verecek hesabı yapalım hiç bitmeyen eksiklerimizden, ben küfredeyim sen uyar beni ne terbiyesiz oldun diyerek. Yazdıklarımı okuyayım sana, tartışalım üzerine  saatlerce, tüm hikayeme reform ekle sen yine her zamanki, şurası şöyle olsun burası böyle diyerek yeni bir kalıba sok ve bende ama bu benim hikayem diyerek  seni kovayım yanımdan aceleten. Bende senin hayran olduğum çizimlerine uzun uzun bakıp yeni fikirler vereyim çizim hakkında tek becerimin Cin Ali çizmekten öteye geçemezken...  Kafamız kızınca favori kafelerimize gidelim,sen  telefonuma el koy en önemli mesajları görmeyim diye elinin altına sıkıştırırken.  İmkanlı imkansız hayaller kuralım senaryolar yazalım uzun vadeli, gülelim dakikalarca değişen gidişatın rengine. Uzun bir vakit paylaşalım şu kısa hayatta herkese bol kepçe dağıttığımız o sevgi ve hoşgörürüyü en çok birbirimize verelim. Şahende' ye anlatayım seni daha anneymişim gibi  bile hissedemezken kendimi zorlayarak belki anneanne gibi hissederek anlatayım yaptığın şapşallıkları yüreğimi ne çok kaldırdığını. Canın sıkıldıkça poşetini toplayıp evi terk etmeye kalktığını. Hatta not yazıp yatağın altına koyup sonra da " anne yatağın altına bakma" derken aslında veda mektubunu okumamı istediğini...Ben yeni hobiler edineyim sen bana yeni malzemeler alıp gel bıyık altından gülerek... Hindistan'a gidelim  hayranı olduğumuz o sempatik Aamir Khan'la tanışalım, Saflığımıza gülelim maymunlara para çarptırırken... Kore'ye gidelim Kore usulü  kimçi ile ramyon yiyelim tıpkı onlar gibi ağzımız yana yana. Ha birde  en çok görmek istediğim Kudüs'e gidelim . Çekelim ard arda bende geziyorum karelerini. Yapalım işte aklımızdan geçen ne varsa elimizde fırsat varken. 
 Yıllar geçmiş sen fıkır fıkır halini  yavaşça devretmiştin erdeme. Ben girmiştim bu sefer ergenlik denen o delikanlı döneme. Evden çıkınca sürekli soruyordun ne zaman geleceksin diye. Bir anne gibi endişeleniyordun benim için. Demek ki sırasıyla yaşanıyordu hayatta her şey. Çaktırmıyorum ama hoşuma gidiyor bazen bana ebeveyn otoritesi kurman, dozunu aşmadığın sürece. Artık büyü diyorsun ya bana bana ne büyümek istemiyorum, biraz da ben çıkarayım tadını ergenlik süsü verilmiş biyolojik tehditle. Az da sen çek benim kahrımı , bekle yollarımı, için pır pır etsin başına bir şey mi geldi bu kızın diye.  Bu gece dışarı çıkmama izin vermedin, seni uyutur giderim dedim uyumam okula uykusuz giderim yine de seni göndermem diyerek çok direndin kontrole bile geldin yanıma. Nafile yenik düştün uykuya. Ben de gitmedim zaten bir günlük bebeğimi kime emanet ederim lohusayım üstüne. İyki doğurdum seni iyki doğdun ilk göz ağrım, deli fişşeğim, şahin bakışlım. Benim en büyük eserim senin o merhamet dolu kalbin. Ne mutlu bana  senin annenim. Artık sende sorumluluk sahibisin, annenin annesisin,  yüzde elli endişeli hallerinle



yarı anne oldun resmen, o yüzden hem doğum günün hem anneler günün kutlu olsun.    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder